Reklam

29 Ekim 2008 Çarşamba

Moda Dunyasinin Prensesi



Missoni firmasının vârisi ve marka elçisi olan Margherita Missoni, Ganalı çocuklar için yürüttüğü yardım kampanyasıyla, yalnızca 'güzel bir yüz'den ibaret olmadığını kanıtladı. Moda dünyasının prensesi bu genç kadın, sıra dışı niteliklere sahip!..

Bir prenses gülümsemesine ve masum yüz hatlarına sahip biri Margherita Missoni. Ve son derece taze, bir tüy kadar hafif ve uçucu bir havaya...

Muhteşem trikolarıyla tanınan Missoni ailesinin en genç üyesi Margherita'nın yerinde olmak için dünyadaki hemen her genç kız her şeyini feda ederdi eminiz. Bir peri masalından farksız bir yaşam süren Margherita Missoni, insanları şaşırtacak denli tuhaf bir alçakgönüllülüğe sahip. 21 Şubat 1983 doğumlu bu genç kadının resmi görevi Missoni markasının stil elçisi olmak...

Peki Missoni'nin stil elçisi ne yapar? Dünya jet- sosyetenin katıldığı hemen her davette Missoni marka kıyafetlerle boy gösterir. Moda haftalarında mankenlerden rol çalar. Ve markanın reklam kampanyalarının resmi yüzü olma görevini üstlenir.
Mmm, kulağa hoş geliyor değil mi? Dünyanın önde gelen prestijli moda markalarından biri olan Missoni, bir aile şirketi. Kurucuları ise Margherita'nın büyük annesi Rosita ve büyükbabası Tai...

Rosita ilerlemiş yaşına rağmen halen işinin başında.
Missoni'nin yeni imajından sorumlu olan ve prestijini daha da yükselten kişi ise Margherita'nın annesi. Onlarınki tipik bir İtalyan ailesi. Sıcak, samimi ve son derece neşeli...

SIKICI MI?
Ailenin üçüncü kuşak temsilcisi olan Margherita da aynı sıcak karaktere sahip ve şu an üstüne düşen marka elçiliğini de mükemmel bir şekilde yerine getiriyor.
Zengin bir varis ve moda ikonluğunun tipik özellikleri olan kendini beğenmişlik, asilik, dengesizlik ise şaşırtıcı bir biçimde ona çok yabancı kavramlar.
Bilinen -ya da en azından basına konu olmuş- hiçbir kötü alışkanlığı yok. Gerçek bir parti kızı ama öyle kendini kaybedip aniden tişörtünü kafasına geçiren türden değil.
Aksine her zaman son derece zarif ve sıcak bir havaya sahip.

Kuşkusuz bu ağırbaşlılığını ailesiyle yaşadığı mutlu ortama borçlu.
Genelde trajik aile geçmişlerine sahip tipik moda sektörü kahramanları içinse son derece yabancı bir kavram bu.

Bu kadar kusursuz bir kız insanda biraz da antipatik ve sıkıcı bir imaj yaratıyor değil mi? Ama hiç de öyle değil! Margherita moda endüstrisinin en huysuz moda editörlerinden en kaprisli mankenlerine, yaşlı başlı aristokratlardan genç sosyete mensuplarına dek herkes tarafından çok seviliyor.

Moda sektöründeki herkes onu küçük prenses olarak bağrına basmış adeta.
Unvanlara, paraya ve şöhrete zerre kadar değer vermeyen, adeta başka bir boyutta yaşarcasına uçucu bir havaya sahip olan bu kız, yalnızca bir marka elçisi olmakla yetinmeyecek kadar da zeki ve aklı başında. Ailesi ve öğretmenleri tarafından her zaman servetine değil kendi yaratıcılığına ve başarılarına güvenmesi prensibiyle yetiştirilen Margherita da uslu ve çalışkan bir öğrenci olarak onu sevenleri hayal kırıklığına uğratmayarak Columbia Üniversitesi'nde felsefe okumuş.
Ardından da içindeki oyunculuk aşkına daha fazla karşı koyamayarak oyunculuk dersleri almaya başlamış. Hatta bu amaçla çok sevdiği Milano'daki aile evinden ayrılıp, New York'a taşınmış.

OYUNCU DA!
Oyunculuğa derinden gönül veren Margherita, tek derdinin 'oyunculuk' yapmak olduğunu, bu nedenle de öyle medyatik filmlerdeki büyük rollerde gözünün olmadığını belirtiyor. Rol aldığı I am an Island adlı kısa film ise geçtiğimiz Cannes Film Festivali'nde gösterildi bile.

Bu inanılmayacak kadar mükemmel kızın bir de iyilik perisi yönü var. Kendini son dört yıldır Afrikalı çocuklara adamış durumda.

Bu konuda çeşitli organizasyonlarda yer almakla yetinmiyor, medyatik arkadaşlarını da projelerin ses getirmesi için kampanyalara dahil ediyor.

Margherita son olarak, kâr gütmeyen bir yardım kuruluşu olan OrphanAid Africa yararına bir projeye imza attı. Bir internet alışveriş sitesi olan Yoox.com ile birlikte yürüttüğü bu projede ünlü tasarımcıların tasarımları, geliri Ganalı çocuklar için vakfa bağışlanmak üzere internet sitesinde satışa çıkarılacak.
Projenin ilk tasarımı ortaya çıktı bile. Yunan mücevher tasarımcısı Ileana Makri'nin tasarladığı pembe altın üzerine pırlantalı, kahverengi deri ipli bilezik, Margherita'nın da katkılarıyla kapış kapış satılıyor. Pojeyi duyurmak için Cannes'da özel bir yat partisi de veren Margherita'nın işin sadece eğlenceli kısmıyla ilgilendiğini düşünürseniz, fena halde günahını da alırsınız! Yine proje kapsamında Gana'ya gitmiş.

Oradaki çocuklarla bir araya gelerek hem sorunlarını yerinde tespit etmiş hem de onlarla bire bir vakit geçirmiş.

Şimdi gelin de eskilerin, 'kalbinin güzelliği yüzüne vurmuş' lafını hatırlamayın. Margherita Missoni, işte tam da böyle biri!

Hiç yorum yok: