Reklam

12 Kasım 2007 Pazartesi

Pırlanta pazarında yeni marka

Mücevher firmalarına tedarik hizmeti veren Mod-İş, pazardaki hızlı büyüme üzerine 'Damra' markasıyla pırlanta pazarına girdi. 140 satış noktasına ulaşan firma, önümüzdeki yıl yurtdışına açılmayı planlıyor

Mücevher firmalarının 15 yıllık tedarikçisi Mod-İş, Damra markasıyla pırlanta pazarına girdi. Dokuz aylık genç bir marka olan firmanın genel müdürü Zeki Karaca, son üç yıldır yaptıkları araştırmalar ve her yıl talebin yüzde 25 artıyor olmasının kendilerini bu alana yönelttiğini söyledi.

Karaca, "Bizde altın neyse Amerika ve Avrupa'da pırlanta o. Dünyada pırlantalı mücevher pazarı 70 milyar dolar. Türkiye'deki hacim ise 1 milyar dolar. Son yıllarda yapılan tanıtımlar ve ödemelerin de çeşitlenmesiyle bizde de taleple beraber pazar büyüyor" dedi.

Tasarım alanında yatırım yaptıklarını söyleyen Karaca, "Ünlü modacımız Cemil İpekçi'yle üç yıllık bir anlaşma imzaladık. Cemil Bey, takı ve tarih konusunda büyük bir birikime sahip. Konuyla ilgili yaptığımız görüşmelerde çok iyi bir elektrik yakaladık. Bizlere çok iddialı koleksiyonlar hazırlıyor" dedi.

25 bin çeşit var
Firmanın markalaşma konusunda çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Karaca şöyle dedi:

"İstanbul ve İzmir'den sonra Ankara'da da ofis açacağız. Şu an 140 satış noktamız var. Bu sayıyı hızla artıracağız. Koleksiyon ağırlıklı çalışıyoruz. Tek parça bazında 25 bin çeşide sahibiz. Pırlantanın çok sevildiği Diyarbakır ve Bitlis başta olmak üzere Anadolu'ya da yayılacağız."

Yurtdışına da açılacaklarını söyleyen Karaca, "Öncelikle açılmak istediğimiz ülke pazarın yarısını elinde tutan ABD. Sonra sırada Dubai, İsrail ve Türki Cumhuriyetler var" dedi.

Pırlantanın ulaşılmaz imajını değiştireceklerini söyleyen Karaca, fiyatı belirleyen şeyin taşın büyüklüğünden çok kalitesi ve rengi olduğunu belirtti. Karaca, "Mücevherler maddi değeri yanında nesilden nesile aktarılması nedeniyle manevi değere de sahip. Osmanlı'da yeni doğan çocuklara bile altın yerine pırlanta takılırmış. Biz de genç yaş gruplarına kadar ineceğiz. Özellikle mezuniyet törenlerinde gençlerin takı olarak pırlanta takmasını ve kendilerine pırlanta hediye edilmesini sağlayacağız" şeklinde konuştu.

Pırlantanın satılırken altından daha az değer kaybettiğini söyleyen Karaca, "Biz sattığımız ürünleri yüzde 35 eksiğine her zaman geri almaya hazırız. Altında bu oran yüzde 50'ye kadar çıkabiliyor" dedi.

Yabancı destekleniyor
Sektörün en büyük sorunlarından birinin ÖTV olduğunun altını çizen Karaca şöyle dedi:

"Yurtdışından yarı bitmiş taş getirdiğinizde devlet KDV almıyor ama yüzde 20 ÖTV alıyor. Eğer bitmiş mücevher getirirseniz bu sefer ÖTV almıyor, yüzde 18 KDV alıyor. Burada yabancı üretici desteklenmiş oluyor. Onlar KDV'lerini geri alabiliyor. Çin, İtalya, Hindistan ve Hong Kong gibi sektörün güçlü oyuncuları karşısında gücümüz azalıyor. Bizler koşuya geriden başlıyoruz. Bu yaranın iyileştirilmesi gerekiyor."

Binlerce yıllık tutku

Bazı kayıtlara göre ilk elmas 4 bin yıl önce Hindistan'da Golconda Nehri yatağında bulunmuş. Enerji, güç, güzellik ve uzun yaşamın özü sayılan pırlantanın ışıltısı, Eski Yunan'da aşk alevini simgelemiş. Eski Roma'da pırlantanın aşk tanrısı Eros'un okunun ucu ve gökten yağan yıldız tanecikleri olduğuna inanılırmış. Günümüzde saflığın, bağlılık, güven ve güzelliğin simgesi kabul edien pırlantada, 4 C, yani renk (color), kesim (cut), berraklık (clerarity) ve ağırlık (carat weight) önem kazanıyor.

Hiç yorum yok: