Takı Firmalarının 2008 Yılı Koleksiyonlarını Sergiledikleri "2. Gold Ankara Takı, Gümüş, Mücevher ve Saat Fuarı" Açıldı.
Dünya altın modasının Anadolu'daki kuyumcuların beğenisine sunulduğu fuarda ilginç koleksiyonlar da dikkat çekti. Fuara kuyum, gümüş, değerli taş, malzeme ve saat konusunda faaliyet gösteren 120 firma katıldı. Fuarda sergilenen takılar 30 ton ağırlığında, 25 metrekare büyüklüğünde bir mobil kasada korunacak. Bu arada fuarda, şehit düşen askerlerin aileleri için yardım kampanyası düzenlendiği, katılımcı ve ziyaretçilerden toplanan yardımların Ankara Şehit Aileleri Derneği'ne bağışlanacağı bildirildi.
Tarihi eserlerden Osmanlı padişahlarına kadar birçok şeyden etkilenen koleksiyonların esin kaynağı, Türk bayrağı figürü ve yıldız motifi oldu. Fuarda yeni çiftler için de özel tasarımlar yer alıyor. Fuarda, bir firmanın sergilediği büyük takılar dikkati çekti. Ankara Kuyumcular Odası Başkan Yardımcısı Fatih Kılıç da, fuarda yer alan 2008 takı pırlantısının özelliklerini anlattı. Birbirinden değerli mücevherlerin yanı sıra değişik saatlerin de sergilendiği fuar, 25 Kasım tarihine kadar gezilebilecek.
Reklam
28 Kasım 2007 Çarşamba
Altın ve Elmas'tan Noel Baba
Japonya'nın Önde Gelen Mücevher Üreticilerinden Ginza Tanaka, Yine Sektöre Damgasını Vurdu.
Daha önce saf altından çanta, mayo, pasta gibi ürünler yaparak dikkatleri üzerine çeken Ginza Tanaka, bu kez de yine saf altın kullanarak Noel Baba heykeli yaptı.
Şirketin Tokyo'daki showroom'unda sergilenen 20 kilogram ağırlığındaki Noel Baba'nın değeri 1.8 milyon dolar olarak belirtildi. Ayurıca Noel Baba'nın bel kısmında da elmas süslemeler kullanıldı.
Bu yüzük 9.5 milyon YTL'ye satıldı
Hong Kong'da yapılan bir müzayadede 7,98 milyon dolara (yaklaşık 9,5 milyon YTL) satılan bir mavi elmaslı yüzük, karat başına dünyanın en pahalı değerli taşı oldu.
Sotheby's müzayede evinde yapılan açık arttırmada, son derece ender rastlanan 6,04 karatlık kusursuz mavi elmaslı yüzük, karat başına 1,32 milyon dolarla (yaklaşık 1,5 milyon YTL) ile 20 yıllık müzayede rekorunu kırdı.
Londra'dan ender değerli taş uzmanı bir kuyumcunun satın aldığı elmas yüzüğün konulduğu açık arttırmada, satılan mücevherlerin toplam değeri, 2,64 milyon dolara (yaklaşık 3,11 milyon YTL) satılan "Irving Berlin" zümrüdünün de aralarında bulunduğu diğer değerli taşlarla birlikte 40,84 milyon doları (yaklaşık 48,2 milyon YTL) buldu.
Karat başına en değerli mücevher rekoru daha önce, karatı 926 bin dolara (yaklaşık 1 milyon 92 bin dolara) satılan Hancock Kızılı adlı bir kırmızı elmasa ait bulunuyordu.
24 Kasım 2007 Cumartesi
Pırlantalı Telefonda İngiltere'yi de Solladık
El Yapımı Olan ve Yapımında Safir, Titanyum, Pırlanta Gibi Değerli Taşlar Kullanılan Cep Telefonu Markası Vertu, Türkiye'de Fazla İlgi Görünce İki Mağaza Açma Kararı Verdi.
Vertu, Türkiye’den 250 bin dolarlık iki tane cep telefonu siparişi de aldı. Vertu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Direktörü Ralf Kern, Türkiye’nin satışta ürünün üretildiği İngiltere’yi geride bıraktığını söyledi.
İNGİLİZ el yapımı cep telefonu üreticisi Vertu’nun Türkiye’deki satışları, üretildiği İngiltere’den daha fazla olunca şirket Türkiye’de iki mağaza açma kararı aldı. Mağazaların ilki 2008 Mart ayında İstanbul’da Akaretler’deki W Otel’de açılırken, ikincisinin Ankara’da açılması planlanıyor. El yapımı olması dışında titanyum, pırlanta, safir gibi değerli taşların kullanıldığı Vertu, Türkiye’deki satışlarını iki buçuk katına çıkardı. Türkiye’de, 2006’da 800 el yapımı Vertu telefon satılırken, bu rakam 2007’de 2 bine yaklaştı. Türkiye’de, Ascent, Signature ve Constellation modelleri bulunan cep telefonu üreticisi, Ascent Ti’yi de pazara sundu. Vertu cep telefonlarını fiyatları, 4 bin Euro’dan başlayarak 300 bin Euro’ya kadar çıkıyor.
İNGİLTERE’Yİ GERİDE BIRAKTI: Vertu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Direktörü Ralf Kern, Vertu’nun Türkiye’de beklediklerinden daha iyi gelişim gösterdiğini vurgulayarak, dağıtım olarak İstanbul, İzmir, Antalya ve Adana gibi büyükşehirlerde faaliyetleri bulunduğunu, ancak biri İstanbul, diğeri Ankara’da olmak üzere iki mağaza açma planlarının olduğunu açıkladı. Türkiye’nin bölgede en çok talep gördükleri ilk beş ülke arasında yer aldığını belirten Kern, Türkiye’de satışlarının Almanya, Fransa gibi ülkelerle benzer olduğunu, Türkiye’nin ürünün üretildiği İngiltere’yi geride bıraktığını kaydetti.
DÜĞÜN HEDİYESİ OLUYOR: Ralf Kern, Türklerin aile ve arkadaşlarına karşı çok cömert olduğunu aktararak, Vertu telefonların düğün gibi özel etkinliklerde hediye olarak da verildiğini anlattı. Türk müşterilerinin cep telefonlarının özelliklerini çok beğendiklerini ve talep ettiklerini ifade eden Kern, lüks cep telefonlarının on yıl içinde dünyada 2-3 milyon satacağını belirtti. Kern, "Dünyada 500 noktada satışımız bulunuyor. 30 mağazaya, 30 tane daha ekleyeceğiz" dedi.
250 BİN DOLARLIK CEPTEN İKİ SİPARİŞ: Vertu’nun Türkiye’deki dağıtıcı Capezo’nun Kurucusu Sena Cerrahoğlu ise, 250 bin Euro’luk telefonlardan iki sipariş aldıklarını belirten Cerrahoğlu, Vertu telefonları Türkiye’de kullanan ünlüler arasında Tarkan, Bülent Ersoy, Ömer Karacan, Ali Kibar, dünyada ise David Beckham, Tom Ford, Donald Trump, Madonna gibi sanat ve iş dünyasından insanların yer aldığını aktardı. Cerrahoğlu, Türkiye’de yeni pazara sunulan Ascent Ti’de görüntülü haberleşmeyi sağlayan 3G, megapiksel kamera ve otofokus özelliğinin de bulunduğunu anlattı.
Yapımı aylar sürüyor kullanım süresi on yıl
TİTANYUM gövdeye sahip Vertu cep telefonlarında, safir ve diğer değerli taşlar da kullanılıyor. Vertu telefonların üretimi aylar alıyor. Vertu’lar standart telefona göre, ağır ve sağlam. Vertu telefonların kullanım süresi 10 yılı buluyor. Telefonlar, çarpmaya, düşmeye de dayanıklı. El yapımı cep telefonu üreticisi Vertu’nun Ürün Pazarlama Müdürü Kevin Duffy ise, Vertu’nun tasarımlarında ilhamı, motor yarışları, spor arabalardan aldığını, Ferrari ve Lamborghini tasarımında limitli versiyonlar ürettiklerini aktardı. Duffy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Cep telefonlarının üretiminde safir ve seramik de kullanılıyor. En kaliteli deriler kullanılıyor."
Yeni modeli Ascent Ti’de otomobillerden esinlendi
EL yapımı cep telefonu üreticisi Vertu, yeni modeli Ascent Ti’yi Türkiye’de pazara sundu. Ağırlığı 160 gram olan Ascent Ti’nin fiyatı 5 bin 400 Euro olarak belirlendi. Vertu Ascent Ti’in tasarımında ve teknik özelliklerinin belirlenmesinde spor arabalardan esinlenildi. Hatları güçlü bir otomobilin net ve keskin kıvrımlarına sahip. Ascent Ti’de, tabaklanmış deriden çizilmeye dayanıklı safir, kristal yüzey ve yüksek oranda cilalı seramiğe kadar her bir bileşen kullanılıyor. James Bond film müziklerinin bestecisi David Arold da, Vertu Ascent Ti’ye özel ses tonları geliştirdi.
Vertu, Türkiye’den 250 bin dolarlık iki tane cep telefonu siparişi de aldı. Vertu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Direktörü Ralf Kern, Türkiye’nin satışta ürünün üretildiği İngiltere’yi geride bıraktığını söyledi.
İNGİLİZ el yapımı cep telefonu üreticisi Vertu’nun Türkiye’deki satışları, üretildiği İngiltere’den daha fazla olunca şirket Türkiye’de iki mağaza açma kararı aldı. Mağazaların ilki 2008 Mart ayında İstanbul’da Akaretler’deki W Otel’de açılırken, ikincisinin Ankara’da açılması planlanıyor. El yapımı olması dışında titanyum, pırlanta, safir gibi değerli taşların kullanıldığı Vertu, Türkiye’deki satışlarını iki buçuk katına çıkardı. Türkiye’de, 2006’da 800 el yapımı Vertu telefon satılırken, bu rakam 2007’de 2 bine yaklaştı. Türkiye’de, Ascent, Signature ve Constellation modelleri bulunan cep telefonu üreticisi, Ascent Ti’yi de pazara sundu. Vertu cep telefonlarını fiyatları, 4 bin Euro’dan başlayarak 300 bin Euro’ya kadar çıkıyor.
İNGİLTERE’Yİ GERİDE BIRAKTI: Vertu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Direktörü Ralf Kern, Vertu’nun Türkiye’de beklediklerinden daha iyi gelişim gösterdiğini vurgulayarak, dağıtım olarak İstanbul, İzmir, Antalya ve Adana gibi büyükşehirlerde faaliyetleri bulunduğunu, ancak biri İstanbul, diğeri Ankara’da olmak üzere iki mağaza açma planlarının olduğunu açıkladı. Türkiye’nin bölgede en çok talep gördükleri ilk beş ülke arasında yer aldığını belirten Kern, Türkiye’de satışlarının Almanya, Fransa gibi ülkelerle benzer olduğunu, Türkiye’nin ürünün üretildiği İngiltere’yi geride bıraktığını kaydetti.
DÜĞÜN HEDİYESİ OLUYOR: Ralf Kern, Türklerin aile ve arkadaşlarına karşı çok cömert olduğunu aktararak, Vertu telefonların düğün gibi özel etkinliklerde hediye olarak da verildiğini anlattı. Türk müşterilerinin cep telefonlarının özelliklerini çok beğendiklerini ve talep ettiklerini ifade eden Kern, lüks cep telefonlarının on yıl içinde dünyada 2-3 milyon satacağını belirtti. Kern, "Dünyada 500 noktada satışımız bulunuyor. 30 mağazaya, 30 tane daha ekleyeceğiz" dedi.
250 BİN DOLARLIK CEPTEN İKİ SİPARİŞ: Vertu’nun Türkiye’deki dağıtıcı Capezo’nun Kurucusu Sena Cerrahoğlu ise, 250 bin Euro’luk telefonlardan iki sipariş aldıklarını belirten Cerrahoğlu, Vertu telefonları Türkiye’de kullanan ünlüler arasında Tarkan, Bülent Ersoy, Ömer Karacan, Ali Kibar, dünyada ise David Beckham, Tom Ford, Donald Trump, Madonna gibi sanat ve iş dünyasından insanların yer aldığını aktardı. Cerrahoğlu, Türkiye’de yeni pazara sunulan Ascent Ti’de görüntülü haberleşmeyi sağlayan 3G, megapiksel kamera ve otofokus özelliğinin de bulunduğunu anlattı.
Yapımı aylar sürüyor kullanım süresi on yıl
TİTANYUM gövdeye sahip Vertu cep telefonlarında, safir ve diğer değerli taşlar da kullanılıyor. Vertu telefonların üretimi aylar alıyor. Vertu’lar standart telefona göre, ağır ve sağlam. Vertu telefonların kullanım süresi 10 yılı buluyor. Telefonlar, çarpmaya, düşmeye de dayanıklı. El yapımı cep telefonu üreticisi Vertu’nun Ürün Pazarlama Müdürü Kevin Duffy ise, Vertu’nun tasarımlarında ilhamı, motor yarışları, spor arabalardan aldığını, Ferrari ve Lamborghini tasarımında limitli versiyonlar ürettiklerini aktardı. Duffy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Cep telefonlarının üretiminde safir ve seramik de kullanılıyor. En kaliteli deriler kullanılıyor."
Yeni modeli Ascent Ti’de otomobillerden esinlendi
EL yapımı cep telefonu üreticisi Vertu, yeni modeli Ascent Ti’yi Türkiye’de pazara sundu. Ağırlığı 160 gram olan Ascent Ti’nin fiyatı 5 bin 400 Euro olarak belirlendi. Vertu Ascent Ti’in tasarımında ve teknik özelliklerinin belirlenmesinde spor arabalardan esinlenildi. Hatları güçlü bir otomobilin net ve keskin kıvrımlarına sahip. Ascent Ti’de, tabaklanmış deriden çizilmeye dayanıklı safir, kristal yüzey ve yüksek oranda cilalı seramiğe kadar her bir bileşen kullanılıyor. James Bond film müziklerinin bestecisi David Arold da, Vertu Ascent Ti’ye özel ses tonları geliştirdi.
22 Kasım 2007 Perşembe
En kısa zamanda elmas ve pırlanta piyasasını açacağız
İstanbul Altın Borsası Başkanvekili Osman Saraç, elmasın ithal ve ihraç işlemlerinde yetkili olduklarını belirterek 'Kıymetli taşların borsaya girmesi için çalışıyoruz' dedi.
Türkiye'nin, uluslararası ham elmas ticaretinin kontrol altında tutulabilmesi amacıyla Güney Afrika Cumhuriyeti'nin öncülüğünde başlatılan ve 46 ülkenin üye olduğu Kimberley Süreci Sertifika Sistemi üyeliğine kabul edilmesiyle İstanbul Altın Borsası (İAB), elmas ve pırlanta gibi kıymetli taşlar piyasasının oluşturulması çalışmalarına başladı.
Ham elmasın ithal ve ihracı işlemlerinde yetkili otorite olarak tayin edilen İAB, altında olduğu gibi elmas ve ilerleyen zamanlarda diğer kıymetli taşların borsada işlem görmesi üzerine kurgulanmış bir çalışma yürütüyor.
İAB Başkanvekili Osman Saraç, Kimberley Süreci Sertifika Sistemi'nin, “çatışmaların finansman kaynağı” olan elmasın kontrol altına alınabilmesi amacıyla büyük ülkelerin önderlik ettiği bir sistem olduğunu belirterek ağustos itibariyle Türkiye'nin de sisteme dahil edildiğini hatırlattı. Saraç, elmasın önemli bir bölümünün Afrika'da çıkarıldığını anımsatarak ham elmasın ithal ve ihracı işlemlerinde yetkili otorite tayin edilmeleri ile “çatışma bölgesinden” gelen elmasların sertifikası, menşei ve ayarı gibi kontrollerin İAB tarafından gerçekleştirileceğini kaydetti.
Yurtiçine giren külçe altının İAB'ye kaydının zorunlu olduğunu anımsatan Saraç, “Elmasın da sertifikasıyla birlikte İAB'de kontrolü zorunlu olacak. Sertifikayı uzaktan erişim sistemiyle merkezden kontrol edeceğiz. Böyle bir sertifika var mıdır, yok mudur? Merkezden sertifikanın teyidini alacağız. Sertifikası yoksa, ilk defa dolaşıma çıkmış bir elmas ise onun sertifikasını da düzenleme yetkisine sahibiz. Yüksek güvenlikli bir belgeden belli sayıda Merkez Bankası Banknot Matbaası'nda bastırdık” dedi.
Türkiye'de elmas kayıtdışı
İAB'ye verilen yetkinin, elmas ve pırlanta gibi kıymetli taşlarla ilgili bir piyasanın oluşmasını sağlayacağını kaydeden Saraç, önümüzdeki ay Kimberley Sekreteryası'nın organize ettiği bir toplantıda birkaç yeni üye ülke ile birlikte kendi piyasalarına ilişkin tanıtım yapacaklarını bildirdi. Elmas ticareti ve işlemeciliğinde ilk sırada yer alan Belçika'nın deneyimlerden istifade edeceklerini ve gündemlerine Dünya Elmas Borsaları Federasyonu üyeliğini aldıklarını belirten Saraç, “Altında olduğu gibi elmas ve ilerleyen zamanlarda diğer kıymetli taşların da İAB'de işlem görmesi üzerine kurgulanmış bir çalışmanın içerisindeyiz. Kısa sürede bu piyasayı açmayı düşünüyoruz” dedi.
Saraç, Türkiye'de elmasla ilgili ticaretin büyük ölçüde kayıtdışı olduğunu kaydederek kayıtdışılığın önlenebilmesi için yüzde 20 olan ÖTV'nin aşağılara çekilmesi gerektiğini, yıllık 5-6 milyar dolarlık hacme sahip altın piyasasında olduğu gibi, elmasta da kamu otoritesi gözetiminde serbest rekabet şartları altında alım-satım yapılabilecek bir ortama ihtiyaç bulunduğunu söyledi. Elmas ve pırlanta alanının çok büyüdüğünü, Avrupa ile Rusya'da pırlantaya ilginin giderek arttığını ve altının çeşitli türlerine monte edilmiş pırlantaya yoğun bir talep olduğunu vurgulayan Saraç, “Bizde de iyi-kötü artan bir talep var. Tüketici eğilimleri değişiyor. İnsanlar geçmişte 22 ayar ürünlere daha fazla ilgi gösterirken şimdi biraz daha rafine, estetik ve dizaynı geliştirilmiş ürünlere değer veriyor. O anlamda pırlantanın, elmasın önü açık.”
Gemoloğa ihtiyaç var
Türkiye'de geçen yıl kıymetli madenler ihracatının 1 milyar doları aştığını belirten Saraç, “Pırlantayla beraber bunun büyük miktarda artacağını düşünüyoruz. Çünkü pırlantada altındaki katma değerden daha yüksek bir katma değer var” dedi.
Saraç, elmasla ilgili piyasanın açılması halinde gemolog (değerli taş uzmanı) istihdam etmeleri gerektiğini, Türkiye'de bu alanda iyi-kötü yetişmiş eleman olduğunu ve birkaç üniversitede eğitim verildiğini söyledi. “Türkiye, bu alandaki uzmanlığını tesis edebilirse elmas ticareti ve işlemeciliğinde ilk sıralardaki Belçika ve İsrail'i mutlak suretle geçecektir ya da en az onlar kadar bir katma değeri yurtdışına taşıyacaktır” diye konuştu. Saraç, kıymetli taşlarda verginin düşürülmesi konusunda hükümete öneride bulunacaklarını da sözlerine ekledi.
Türkiye'nin, uluslararası ham elmas ticaretinin kontrol altında tutulabilmesi amacıyla Güney Afrika Cumhuriyeti'nin öncülüğünde başlatılan ve 46 ülkenin üye olduğu Kimberley Süreci Sertifika Sistemi üyeliğine kabul edilmesiyle İstanbul Altın Borsası (İAB), elmas ve pırlanta gibi kıymetli taşlar piyasasının oluşturulması çalışmalarına başladı.
Ham elmasın ithal ve ihracı işlemlerinde yetkili otorite olarak tayin edilen İAB, altında olduğu gibi elmas ve ilerleyen zamanlarda diğer kıymetli taşların borsada işlem görmesi üzerine kurgulanmış bir çalışma yürütüyor.
İAB Başkanvekili Osman Saraç, Kimberley Süreci Sertifika Sistemi'nin, “çatışmaların finansman kaynağı” olan elmasın kontrol altına alınabilmesi amacıyla büyük ülkelerin önderlik ettiği bir sistem olduğunu belirterek ağustos itibariyle Türkiye'nin de sisteme dahil edildiğini hatırlattı. Saraç, elmasın önemli bir bölümünün Afrika'da çıkarıldığını anımsatarak ham elmasın ithal ve ihracı işlemlerinde yetkili otorite tayin edilmeleri ile “çatışma bölgesinden” gelen elmasların sertifikası, menşei ve ayarı gibi kontrollerin İAB tarafından gerçekleştirileceğini kaydetti.
Yurtiçine giren külçe altının İAB'ye kaydının zorunlu olduğunu anımsatan Saraç, “Elmasın da sertifikasıyla birlikte İAB'de kontrolü zorunlu olacak. Sertifikayı uzaktan erişim sistemiyle merkezden kontrol edeceğiz. Böyle bir sertifika var mıdır, yok mudur? Merkezden sertifikanın teyidini alacağız. Sertifikası yoksa, ilk defa dolaşıma çıkmış bir elmas ise onun sertifikasını da düzenleme yetkisine sahibiz. Yüksek güvenlikli bir belgeden belli sayıda Merkez Bankası Banknot Matbaası'nda bastırdık” dedi.
Türkiye'de elmas kayıtdışı
İAB'ye verilen yetkinin, elmas ve pırlanta gibi kıymetli taşlarla ilgili bir piyasanın oluşmasını sağlayacağını kaydeden Saraç, önümüzdeki ay Kimberley Sekreteryası'nın organize ettiği bir toplantıda birkaç yeni üye ülke ile birlikte kendi piyasalarına ilişkin tanıtım yapacaklarını bildirdi. Elmas ticareti ve işlemeciliğinde ilk sırada yer alan Belçika'nın deneyimlerden istifade edeceklerini ve gündemlerine Dünya Elmas Borsaları Federasyonu üyeliğini aldıklarını belirten Saraç, “Altında olduğu gibi elmas ve ilerleyen zamanlarda diğer kıymetli taşların da İAB'de işlem görmesi üzerine kurgulanmış bir çalışmanın içerisindeyiz. Kısa sürede bu piyasayı açmayı düşünüyoruz” dedi.
Saraç, Türkiye'de elmasla ilgili ticaretin büyük ölçüde kayıtdışı olduğunu kaydederek kayıtdışılığın önlenebilmesi için yüzde 20 olan ÖTV'nin aşağılara çekilmesi gerektiğini, yıllık 5-6 milyar dolarlık hacme sahip altın piyasasında olduğu gibi, elmasta da kamu otoritesi gözetiminde serbest rekabet şartları altında alım-satım yapılabilecek bir ortama ihtiyaç bulunduğunu söyledi. Elmas ve pırlanta alanının çok büyüdüğünü, Avrupa ile Rusya'da pırlantaya ilginin giderek arttığını ve altının çeşitli türlerine monte edilmiş pırlantaya yoğun bir talep olduğunu vurgulayan Saraç, “Bizde de iyi-kötü artan bir talep var. Tüketici eğilimleri değişiyor. İnsanlar geçmişte 22 ayar ürünlere daha fazla ilgi gösterirken şimdi biraz daha rafine, estetik ve dizaynı geliştirilmiş ürünlere değer veriyor. O anlamda pırlantanın, elmasın önü açık.”
Gemoloğa ihtiyaç var
Türkiye'de geçen yıl kıymetli madenler ihracatının 1 milyar doları aştığını belirten Saraç, “Pırlantayla beraber bunun büyük miktarda artacağını düşünüyoruz. Çünkü pırlantada altındaki katma değerden daha yüksek bir katma değer var” dedi.
Saraç, elmasla ilgili piyasanın açılması halinde gemolog (değerli taş uzmanı) istihdam etmeleri gerektiğini, Türkiye'de bu alanda iyi-kötü yetişmiş eleman olduğunu ve birkaç üniversitede eğitim verildiğini söyledi. “Türkiye, bu alandaki uzmanlığını tesis edebilirse elmas ticareti ve işlemeciliğinde ilk sıralardaki Belçika ve İsrail'i mutlak suretle geçecektir ya da en az onlar kadar bir katma değeri yurtdışına taşıyacaktır” diye konuştu. Saraç, kıymetli taşlarda verginin düşürülmesi konusunda hükümete öneride bulunacaklarını da sözlerine ekledi.
12 Kasım 2007 Pazartesi
Atölyeden Mücevheri Ucuza Yaptırın
Pırlanta, elmas, zümrüt, yakut, safir gibi kıymetli taşları meraklılarının istedikleri modellere göre şekillendirip, mücevher yapan 5 genç, vitrinlerden yüzde 30 ila 50 oranında ucuza, kaliteli takı sahibi olma imkanı sunuyor.
Bursa Uzunçarşı'dan girilen Fidan Han'ın üst katında 5 genç sanatkar, harıl harıl bir taraftan kuyumcu dükkanlarından gelen siparişleri ve düzenleme taleplerini yerine getirirken, bir taraftan da ücra bir yerde olmalarına rağmen kendilerine ulaşan müşterilerin model taleplerini karşılıyor.
Damla Mücevher Atölyesi'nde, istenilen modelde tek taş pırlanta yüzükten, mıhlama işi ile yapılan isimli kolyelere kadar yüzlerce model ve özellikte mücevheri yaptırmanız mümkün olabiliyor. Sadece baskı ve cnc tezgahlarla hazırlanan altın bilezikleri kendilerinin yapmadığını belirten Damla Mücevherat Kurucusu Celal Dere, 'Biz müşterimizin istediği modelde yüzük, kolye, küpe, alyansları birkaç gün içerisinde teslim ediyoruz. Atölyemizin bağlantılı olduğu kıymetli taş satıcılarından da karatına göre, pırlanta, elmas, zümrüt gibi değerli taşları ve altınları temin ederek her türlü çalışmayı ekip olarak yerine getiriyoruz. Altın eritme potamızdan, mıhlama tezgahımıza kadar el işinin ağırlıklı olduğu mücevher üretiminde bütün arkadaşlar konularına göre ihtisaslaşmış durumda. Bir arkadaşımız tek taş yüzük, bir arkadaşımız alyans, bir arkadaşımız mıhlama, bir arkadaşımız eritme ve ayar denkleştirme hususunda çalışmaları sırtlıyor. Erkekler için altın ve gümüş çok değişik modellerde alyanslar yapıyoruz.
Bir gümüş alyansı 30 değişik modelde çalışma tasarlama imkanımız var. Müşterilerimize düşündükleri büyüklüklerde kıymetli taşları da İstanbul'da irtibatlı olduğumuz taş satıcılarından getirtiyoruz. Bir tek taş pırlanta 50 mikron büyüklüğünde 750 dolardan başlayıp bin dolara kadar kalitesine göre değişik fiyatlarda temin ediliyor. Bunun yüzüğü ile birlikte vitrinlerden yüzde 30 en az daha hesaplı olarak tek taş yapıyoruz. Hem de vatandaşın istediği tarz da çalışma imkanına sahibiz. 1 karatlık büyük taş pırlantanın sadece taşı ise 3 bin dolardan kalitesine göre 4 bin dolara kadar çıkabiliyor. Biz zevk sahibi, mücevherata meraklı kişilere istedikleri tarzda ürünlere sahip olma imkanı sunuyoruz. Bu çerçevede nineden, anneden kalma değişik mücevherleri yeniden tasarlayarak kıymetli taşlarını yeni tarz tasarımlarda kullanarak bu tip eski mücevherleri de büyük masraflara ve kayıplara girmeden değerlendirme imkanı da sunuyoruz' dedi.
Bursa Uzunçarşı'dan girilen Fidan Han'ın üst katında 5 genç sanatkar, harıl harıl bir taraftan kuyumcu dükkanlarından gelen siparişleri ve düzenleme taleplerini yerine getirirken, bir taraftan da ücra bir yerde olmalarına rağmen kendilerine ulaşan müşterilerin model taleplerini karşılıyor.
Damla Mücevher Atölyesi'nde, istenilen modelde tek taş pırlanta yüzükten, mıhlama işi ile yapılan isimli kolyelere kadar yüzlerce model ve özellikte mücevheri yaptırmanız mümkün olabiliyor. Sadece baskı ve cnc tezgahlarla hazırlanan altın bilezikleri kendilerinin yapmadığını belirten Damla Mücevherat Kurucusu Celal Dere, 'Biz müşterimizin istediği modelde yüzük, kolye, küpe, alyansları birkaç gün içerisinde teslim ediyoruz. Atölyemizin bağlantılı olduğu kıymetli taş satıcılarından da karatına göre, pırlanta, elmas, zümrüt gibi değerli taşları ve altınları temin ederek her türlü çalışmayı ekip olarak yerine getiriyoruz. Altın eritme potamızdan, mıhlama tezgahımıza kadar el işinin ağırlıklı olduğu mücevher üretiminde bütün arkadaşlar konularına göre ihtisaslaşmış durumda. Bir arkadaşımız tek taş yüzük, bir arkadaşımız alyans, bir arkadaşımız mıhlama, bir arkadaşımız eritme ve ayar denkleştirme hususunda çalışmaları sırtlıyor. Erkekler için altın ve gümüş çok değişik modellerde alyanslar yapıyoruz.
Bir gümüş alyansı 30 değişik modelde çalışma tasarlama imkanımız var. Müşterilerimize düşündükleri büyüklüklerde kıymetli taşları da İstanbul'da irtibatlı olduğumuz taş satıcılarından getirtiyoruz. Bir tek taş pırlanta 50 mikron büyüklüğünde 750 dolardan başlayıp bin dolara kadar kalitesine göre değişik fiyatlarda temin ediliyor. Bunun yüzüğü ile birlikte vitrinlerden yüzde 30 en az daha hesaplı olarak tek taş yapıyoruz. Hem de vatandaşın istediği tarz da çalışma imkanına sahibiz. 1 karatlık büyük taş pırlantanın sadece taşı ise 3 bin dolardan kalitesine göre 4 bin dolara kadar çıkabiliyor. Biz zevk sahibi, mücevherata meraklı kişilere istedikleri tarzda ürünlere sahip olma imkanı sunuyoruz. Bu çerçevede nineden, anneden kalma değişik mücevherleri yeniden tasarlayarak kıymetli taşlarını yeni tarz tasarımlarda kullanarak bu tip eski mücevherleri de büyük masraflara ve kayıplara girmeden değerlendirme imkanı da sunuyoruz' dedi.
Pırlanta pazarında yeni marka
Mücevher firmalarına tedarik hizmeti veren Mod-İş, pazardaki hızlı büyüme üzerine 'Damra' markasıyla pırlanta pazarına girdi. 140 satış noktasına ulaşan firma, önümüzdeki yıl yurtdışına açılmayı planlıyor
Mücevher firmalarının 15 yıllık tedarikçisi Mod-İş, Damra markasıyla pırlanta pazarına girdi. Dokuz aylık genç bir marka olan firmanın genel müdürü Zeki Karaca, son üç yıldır yaptıkları araştırmalar ve her yıl talebin yüzde 25 artıyor olmasının kendilerini bu alana yönelttiğini söyledi.
Karaca, "Bizde altın neyse Amerika ve Avrupa'da pırlanta o. Dünyada pırlantalı mücevher pazarı 70 milyar dolar. Türkiye'deki hacim ise 1 milyar dolar. Son yıllarda yapılan tanıtımlar ve ödemelerin de çeşitlenmesiyle bizde de taleple beraber pazar büyüyor" dedi.
Tasarım alanında yatırım yaptıklarını söyleyen Karaca, "Ünlü modacımız Cemil İpekçi'yle üç yıllık bir anlaşma imzaladık. Cemil Bey, takı ve tarih konusunda büyük bir birikime sahip. Konuyla ilgili yaptığımız görüşmelerde çok iyi bir elektrik yakaladık. Bizlere çok iddialı koleksiyonlar hazırlıyor" dedi.
25 bin çeşit var
Firmanın markalaşma konusunda çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Karaca şöyle dedi:
"İstanbul ve İzmir'den sonra Ankara'da da ofis açacağız. Şu an 140 satış noktamız var. Bu sayıyı hızla artıracağız. Koleksiyon ağırlıklı çalışıyoruz. Tek parça bazında 25 bin çeşide sahibiz. Pırlantanın çok sevildiği Diyarbakır ve Bitlis başta olmak üzere Anadolu'ya da yayılacağız."
Yurtdışına da açılacaklarını söyleyen Karaca, "Öncelikle açılmak istediğimiz ülke pazarın yarısını elinde tutan ABD. Sonra sırada Dubai, İsrail ve Türki Cumhuriyetler var" dedi.
Pırlantanın ulaşılmaz imajını değiştireceklerini söyleyen Karaca, fiyatı belirleyen şeyin taşın büyüklüğünden çok kalitesi ve rengi olduğunu belirtti. Karaca, "Mücevherler maddi değeri yanında nesilden nesile aktarılması nedeniyle manevi değere de sahip. Osmanlı'da yeni doğan çocuklara bile altın yerine pırlanta takılırmış. Biz de genç yaş gruplarına kadar ineceğiz. Özellikle mezuniyet törenlerinde gençlerin takı olarak pırlanta takmasını ve kendilerine pırlanta hediye edilmesini sağlayacağız" şeklinde konuştu.
Pırlantanın satılırken altından daha az değer kaybettiğini söyleyen Karaca, "Biz sattığımız ürünleri yüzde 35 eksiğine her zaman geri almaya hazırız. Altında bu oran yüzde 50'ye kadar çıkabiliyor" dedi.
Yabancı destekleniyor
Sektörün en büyük sorunlarından birinin ÖTV olduğunun altını çizen Karaca şöyle dedi:
"Yurtdışından yarı bitmiş taş getirdiğinizde devlet KDV almıyor ama yüzde 20 ÖTV alıyor. Eğer bitmiş mücevher getirirseniz bu sefer ÖTV almıyor, yüzde 18 KDV alıyor. Burada yabancı üretici desteklenmiş oluyor. Onlar KDV'lerini geri alabiliyor. Çin, İtalya, Hindistan ve Hong Kong gibi sektörün güçlü oyuncuları karşısında gücümüz azalıyor. Bizler koşuya geriden başlıyoruz. Bu yaranın iyileştirilmesi gerekiyor."
Binlerce yıllık tutku
Bazı kayıtlara göre ilk elmas 4 bin yıl önce Hindistan'da Golconda Nehri yatağında bulunmuş. Enerji, güç, güzellik ve uzun yaşamın özü sayılan pırlantanın ışıltısı, Eski Yunan'da aşk alevini simgelemiş. Eski Roma'da pırlantanın aşk tanrısı Eros'un okunun ucu ve gökten yağan yıldız tanecikleri olduğuna inanılırmış. Günümüzde saflığın, bağlılık, güven ve güzelliğin simgesi kabul edien pırlantada, 4 C, yani renk (color), kesim (cut), berraklık (clerarity) ve ağırlık (carat weight) önem kazanıyor.
Mücevher firmalarının 15 yıllık tedarikçisi Mod-İş, Damra markasıyla pırlanta pazarına girdi. Dokuz aylık genç bir marka olan firmanın genel müdürü Zeki Karaca, son üç yıldır yaptıkları araştırmalar ve her yıl talebin yüzde 25 artıyor olmasının kendilerini bu alana yönelttiğini söyledi.
Karaca, "Bizde altın neyse Amerika ve Avrupa'da pırlanta o. Dünyada pırlantalı mücevher pazarı 70 milyar dolar. Türkiye'deki hacim ise 1 milyar dolar. Son yıllarda yapılan tanıtımlar ve ödemelerin de çeşitlenmesiyle bizde de taleple beraber pazar büyüyor" dedi.
Tasarım alanında yatırım yaptıklarını söyleyen Karaca, "Ünlü modacımız Cemil İpekçi'yle üç yıllık bir anlaşma imzaladık. Cemil Bey, takı ve tarih konusunda büyük bir birikime sahip. Konuyla ilgili yaptığımız görüşmelerde çok iyi bir elektrik yakaladık. Bizlere çok iddialı koleksiyonlar hazırlıyor" dedi.
25 bin çeşit var
Firmanın markalaşma konusunda çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Karaca şöyle dedi:
"İstanbul ve İzmir'den sonra Ankara'da da ofis açacağız. Şu an 140 satış noktamız var. Bu sayıyı hızla artıracağız. Koleksiyon ağırlıklı çalışıyoruz. Tek parça bazında 25 bin çeşide sahibiz. Pırlantanın çok sevildiği Diyarbakır ve Bitlis başta olmak üzere Anadolu'ya da yayılacağız."
Yurtdışına da açılacaklarını söyleyen Karaca, "Öncelikle açılmak istediğimiz ülke pazarın yarısını elinde tutan ABD. Sonra sırada Dubai, İsrail ve Türki Cumhuriyetler var" dedi.
Pırlantanın ulaşılmaz imajını değiştireceklerini söyleyen Karaca, fiyatı belirleyen şeyin taşın büyüklüğünden çok kalitesi ve rengi olduğunu belirtti. Karaca, "Mücevherler maddi değeri yanında nesilden nesile aktarılması nedeniyle manevi değere de sahip. Osmanlı'da yeni doğan çocuklara bile altın yerine pırlanta takılırmış. Biz de genç yaş gruplarına kadar ineceğiz. Özellikle mezuniyet törenlerinde gençlerin takı olarak pırlanta takmasını ve kendilerine pırlanta hediye edilmesini sağlayacağız" şeklinde konuştu.
Pırlantanın satılırken altından daha az değer kaybettiğini söyleyen Karaca, "Biz sattığımız ürünleri yüzde 35 eksiğine her zaman geri almaya hazırız. Altında bu oran yüzde 50'ye kadar çıkabiliyor" dedi.
Yabancı destekleniyor
Sektörün en büyük sorunlarından birinin ÖTV olduğunun altını çizen Karaca şöyle dedi:
"Yurtdışından yarı bitmiş taş getirdiğinizde devlet KDV almıyor ama yüzde 20 ÖTV alıyor. Eğer bitmiş mücevher getirirseniz bu sefer ÖTV almıyor, yüzde 18 KDV alıyor. Burada yabancı üretici desteklenmiş oluyor. Onlar KDV'lerini geri alabiliyor. Çin, İtalya, Hindistan ve Hong Kong gibi sektörün güçlü oyuncuları karşısında gücümüz azalıyor. Bizler koşuya geriden başlıyoruz. Bu yaranın iyileştirilmesi gerekiyor."
Binlerce yıllık tutku
Bazı kayıtlara göre ilk elmas 4 bin yıl önce Hindistan'da Golconda Nehri yatağında bulunmuş. Enerji, güç, güzellik ve uzun yaşamın özü sayılan pırlantanın ışıltısı, Eski Yunan'da aşk alevini simgelemiş. Eski Roma'da pırlantanın aşk tanrısı Eros'un okunun ucu ve gökten yağan yıldız tanecikleri olduğuna inanılırmış. Günümüzde saflığın, bağlılık, güven ve güzelliğin simgesi kabul edien pırlantada, 4 C, yani renk (color), kesim (cut), berraklık (clerarity) ve ağırlık (carat weight) önem kazanıyor.
Dünyanın en pahalı mücevherleri - Tiffany
Dünyanın en pahalı mücevherleri - Chopard
Dünyanın en pahalı mücevherleri - H. Stern
Dünyanın en pahalı mücevherleri - DeBeers
Dünyanın en pahalı mücevherleri - Neil Lane
Dünyanın en pahalı mücevherleri - Garrard
Dünyanın en pahalı mücevherleri - Chopard
Singapur `mor altın` üretti
Singapur `da bir yerel şirket altının mor renge dönüştürülmesini sağlayan bir teknik geliştirdi. Metalurji mühendisi profesörün geliştirdiği teknik sayesinde beyaz altın mor renge dönüştürülebiliyor. Altının paladyum ve aliminyum gibi maddelerle karıştırılarak mor renge getirildiği belirtilirken, mor altından yapılan bir çift küpenin fiyatının 335 doları bulduğu ifade edildi. Buluşun patentini alan Aspial Lee Hwa mücevher şirketinin pazarlama müdürü Kean Ng , `Mor altın her kadının düşlerini süsleyecek` dedi.
Evlilik yıldönümünü haber veren yüzük
Unutkan kocaların korkulu rüyası olan evlilik yıldönümünü unutmak yakında tarihe karışacak. Alaskalı mücevher satıcısı Cleve Oines`in `Remember Ring ` adını verdiği yeni icadı evlilik yıldönümünden bir gün önce ısı derecesi artmaya başlayarak önemli bir günün yaklaştığını haber veriyor. Bir dizi şirketle yüzüğün altın ve gümüş olarak üretilip pazarlaması için görüşmelere devam eden 31 yaşındaki Oines, icadının 400 sterlin (bin YTL ) civarında fiyatla alıcıya ulaşmasını planlıyor. İcadını kadınlardan çok erkeklerin etkileyici bulduğunu belirten Oines yüzük hakkında, `Vücuttan ısıyı alarak elektrik enerjisine çeviriyor. Böylece içindeki pil devamlı şarj oluyor. Ve mikrochip saati daimi olarak işler tutuyor` dedi.
Manukyan`ın mücevherinin sırrı
Genelev patroniçesi Matild Manukyan`ın 10 yıldır bankada unuttuğu altın broşu zaman aşımından devlete kaldı. TMSF mücevheri müzayedede sattırdı. Açılış fiyatı olan 300 YTL`ye satılan broştaki semboller dikkat çekti.
Ünlü genelev patroniçesi Matild Manukyan `ın ABN Amro Bank `ta 10 yıl boyunca unuttuğu altın broş zaman aşımı nedeniyle devlete kaldı. Tek varisi olan oğlu Kerope Çilingir , 3 aylık yasal süresinde zarfında broşu almak için başvuruda bulunmadı. Bunun üzerine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF ), banka kasalarında unutulan ve zaman aşımına uğrayan altın paralar ile mücevher ve hisse senetleri Antik A .Ş aracılığı ile açık artırma usulü satışa çıkardı. Satış 7 Haziran`da yapıldı.
KİMSE ARTIRMADI
TMSF , hazineye kalan mücevherleri satışa sunmadan önce, değerleri tespit etmek için 4 firmadan mücevher ustaları çağırdı. Manukyan `ın broşunu inceleyen usta, broşun sahte olmadığını söyledi. Ustalarla birlikte bulunan TMSF görevlisi ustaya `Sahte olmadığını nasıl anladınız?` diye sordu. Usta, `Bu broşu yapan usta masondur ve işlediği mücevherlere masonik sembol yapar. Oradan anladım` dedi. Broşun üzerindeki sembolün ne olduğunu öğrenmek için aradığımız mücevher ustası, ne bu sırrın deşifre edilmesini, adının da açıklanmasını istemedi. Manukyan `ın broşu için kimse artırmaya gitmedi. Broş, 300 YTL `ye satıldı.
MASONİK SEMBOLLER
Masonlukta sembollere büyük önem veriliyor. Masonik sembollerin bir çoğunu Amerikan doları üzerinde görmek mümkün. `Üçgen içinde göz` mason localarının değişmez sembolü. En çok bilineni ise iç içe geçmiş bir gönye ve pergel. Bir diğer ünlü sembolü ise iç içe geçmiş iki üçgenden oluşan altı köşeli yıldız. Masonluğun sembolleri arasında yer alan önemli bir kavram da `dul kadın` tasviri olduğu biliniyor.
Bugün
Ünlü genelev patroniçesi Matild Manukyan `ın ABN Amro Bank `ta 10 yıl boyunca unuttuğu altın broş zaman aşımı nedeniyle devlete kaldı. Tek varisi olan oğlu Kerope Çilingir , 3 aylık yasal süresinde zarfında broşu almak için başvuruda bulunmadı. Bunun üzerine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF ), banka kasalarında unutulan ve zaman aşımına uğrayan altın paralar ile mücevher ve hisse senetleri Antik A .Ş aracılığı ile açık artırma usulü satışa çıkardı. Satış 7 Haziran`da yapıldı.
KİMSE ARTIRMADI
TMSF , hazineye kalan mücevherleri satışa sunmadan önce, değerleri tespit etmek için 4 firmadan mücevher ustaları çağırdı. Manukyan `ın broşunu inceleyen usta, broşun sahte olmadığını söyledi. Ustalarla birlikte bulunan TMSF görevlisi ustaya `Sahte olmadığını nasıl anladınız?` diye sordu. Usta, `Bu broşu yapan usta masondur ve işlediği mücevherlere masonik sembol yapar. Oradan anladım` dedi. Broşun üzerindeki sembolün ne olduğunu öğrenmek için aradığımız mücevher ustası, ne bu sırrın deşifre edilmesini, adının da açıklanmasını istemedi. Manukyan `ın broşu için kimse artırmaya gitmedi. Broş, 300 YTL `ye satıldı.
MASONİK SEMBOLLER
Masonlukta sembollere büyük önem veriliyor. Masonik sembollerin bir çoğunu Amerikan doları üzerinde görmek mümkün. `Üçgen içinde göz` mason localarının değişmez sembolü. En çok bilineni ise iç içe geçmiş bir gönye ve pergel. Bir diğer ünlü sembolü ise iç içe geçmiş iki üçgenden oluşan altı köşeli yıldız. Masonluğun sembolleri arasında yer alan önemli bir kavram da `dul kadın` tasviri olduğu biliniyor.
Bugün
3.5 milyon $`lık elmas
Christie `s Mücevher firması yöneticisi Sanda Nyun Han `ın sahip olduğu kalp şeklindeki elmas, İsviçre `de görücüye çıktı. Gözleri kamaştıran güzellik ve estetiğiyle davetlilerin beğenisini toplayan 37.01 karatlık kalp şeklindeki elmas , 2 gün sonra düzenlenecek Muhteşem Elmaslar Müzayedesi`nde açık artırmayla satışa sunulacak. Elmasın 3 milyon 500 bin dolara (5 milyon YTL ) alıcı bulması bekleniyor.
Mücevherlerden hala haber yok!
Balayı için gittiği ABD`den eşi İlker İnanoğlu ile birlikte dönen Yeşim Salkım, çalınan 2.5 milyon dolarlık mücevherlerinden ümidini kesiyor
Yeşim Salkım , eşi İlker İnanoğlu ile balayı için gittiği ABD `den geri döndü. Salkım `ı havalimanında kızı Gizem karşıladı. Yaklaşık 1 ay önce nikah töreni sırasında 2 milyon 500 bin dolarlık (3 milyon 350 bin YTL ) mücevherini çaldıran Salkım , olay hakkındaki son gelişmeleri öğrenmek istedi. Emniyet yetkilileri ile görüşen Salkım , çalınan mücevheriyle ilgili herhangi bir yeni bir gelişmenin olmadığını öğrendi. Gaztecilerin de sorularını yanıtlayan Salkım , `Mücevherlerin miras kaldığı söyleniyor` sorusuna `Ölü mü var ki bana miras kalsın. Hepsini çalışarak kazandım` diye cevap verdi. Salkım , balayı hakkında da `24 saattir uçuyoruz. Los Angeles `tan buraya geldik. Çok yorgunum. Tatilimiz, kısa bir hastalığım dışında çok güzel geçti` dedi. Medya mensuplarının, `İki aylık hamile misin?` sorusuna ise `Bilemem . Şimdilik sürpriz` diye cevap verdi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)