Reklam

30 Mart 2008 Pazar

Mahkumlar mücevher yapıp satacak



Türkiye’de ilk kez özel bir firma, cezaevinde atölye kuruyor. Adalet Bakanlığı, ilk anlaşmayı, Mardin’in Midyat Kapalı Cezaevi için bir kuyumcu firmasıyla yaptı. Firma, mücevherlerini mahkumlara yaptıracak, karşılığında para verecek.

İstanbul’da faaliyet gösteren Akgün Kuyumculuk Firması ve Adalet Bakanlığı’nın yaptığı anlaşma sonucu, Midyat M-Tipi Kapalı Cezaevi’nde, gümüş mücevher atölyesi açılıyor.

Akgün Kuyumculuk Halkla İlişkiler Sorumlusu Savaş Aytunca, şimdiye dek cezaevlerinde sadece yönetimlerce atölyeler kurulup üretim yapıldığını belirterek, açacakları gümüş takı üretim atölyesinin bu konuda bir ilk olacağını söyledi.

TELKARİ İŞLEYECEKLER
Aytunca, “Midyat Cezaevi’ndeki mahkumların bu proje ile hem vakitlerini en iyi şekilde değerlendirme fırsatı bulacaklarını, hem de son dönemde yükselen bir trende sahip kuyumculuk mesleğini öğreneceklerini” söyledi ve şöyle devam etti:

“İstanbul’dan 3 telkari ustamızı bu çalışma için Midyat’a götüreceğiz. Atölyede çok çeşitli gümüş takı işleri üretilecek. Yaklaşık 250 bin dolar maliyetle oluşturulan atölyede ilk aşamada 60 mahkum çalışacak. Atölyede çalışacak mahkumlar hem meslek öğrenecek hem de belli bir ücret alacak.”

Aytunca, atölye açılışının Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve Akgün Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Akgün’ün katılımıyla gerçekleştirileceğini kaydetti.

27 Mart 2008 Perşembe

Yılın takı modası: ucuz ama değerli



Çoğu kadının takılara, taşlara, mücevherlere merakı vardır. Çok değerli maddeler olan altın, yakut, pırlantanın yanında bugünlerde değersiz maddeleri bile diğerlerine taş çıkartan tasarımlarla görmeye alıştık.

Çoğu kadının takılara, taşlara, mücevherlere merakı vardır. Çok değerli maddeler olan altın, yakut, pırlantanın yanında bugünlerde değersiz maddeleri bile diğerlerine taş çıkartan tasarımlarla görmeye ve takmaya alıştık.

Bu nedenle olsa gerek ki, hangi alışveriş merkezine gidersek gidelim kocaman takı mağazaları çıkıyor karşımıza. Dahası, nelerin moda olacağına karar veren pek çok markanın mağazalarında da ayrıca takı reyonları bulunuyor.

Bu reyonlarda o çok değerli altın yakut ya da pırlantadan yapılmış takıları değil de neredeyse onlara bile taş çıkartan tasarımlarıyla gördüğümüz takıları almak için neredeyse can atıyoruz. Takılarda bu yıl başka neler mi moda? Pırlantanın kadına kattığı o her zamanki sade ve zarif hava bugünün modasında da yerini alıyor.

Sultanların ya da mitolojilerde çizilen kadın karakterlerin takılarının imitasyonlarına ise farklı bir değer veriyor takı dünyası. Ve modern boncukların ve malzemelerin yeniden yorumlanmasıyla oluşan bu mistik tarzdaki takılar da bu yılki modanın içinde yerini alıyor. Bu takıların taşları geçen sene olduğu gibi bu sene de kocaman kocaman oluyor. Sevimli bir tarz oluşturmak isteyenler için ise bunların yanı sıra komik hayvan figürleri, çizgi film kahramanları, kalp şekilleri, meyve figürleri, leopar mineli takılar, ahşap otantik takılar bu sezonun gözdeleri arasında kullanılanlardan.

Unutulmaması gerekir ki; giyimde olduğu gibi, takı modası da sürekli değişen bir akım. Yeni giysi modellerine, saç şekillerine, yılın gözde renklerine, favori geometrik şekillere göre sürekli kendini yeniliyor. Oluşturulmak istenen hava da, kullanılan taşlar gibi her sene değişiyor.

Değişen bu koleksiyonların dışında, bu yılın en yeni ve en gözde formlarını küpeler ve kolyelerde ‘damlataş’ formlar oluşturuyor. Bu sene pek çok ünlü marka da giyecek tasarımları yanında damlataşlarla oluşturdukları takıları sunuyor. Damla taşlı takılarda mor, mavi, kırmızı, sarı, yeşil hemen hemen tüm renkli parlak taşlar birbirinden şık aksesuarlar oluşturarak hepimizin gönlünü fethediyor.

Gençlere Kaşıkçı Elması dağıtıyor



Tasarımcı Sedef Çalarkan yeni koleksiyonu Genç Osm@n’da Topkapı Sarayı’nın en özel mücevher parçalarından olan Kaşıkçı Elması’nı kullandı.

Çalarkan: “Gençlerin gerçekte sahip olamayacakları ihtişamı onlara günlük yaşamın bir parçasıymış gibi sunuyorum. Bu onların köklerinden gelen miras hakkı”

Sedef Çalarkan’ı yaptığı Osm@n markası ve Apple firması için tasarladığı sıra dışı ürünlerle tanıyoruz. Yeni koleksiyonu Genç Osm@n ile gençlere ulaşmak isteyen Çalarkan, kendisini aslında moda tasarımcısı değil “konsept tasarımcısı” olarak nitelendiriyor.

Çalarkan daha önce Louis Vuitton, Telsim gibi firmalara ve modacı Arzu Kaprol’e yöneticilik ve marka danışmanlığı hizmeti vermiş bir isim. Son olarak Kotex firması için organik iç çamaşırları, aksesuar ve gecelikler tasarladı. Moda, Çalarkan için renkli ve her kesimden insanın dikkatini çekebilecek en kolay araç. O, kurumların modaya yönelmelerinin sayfalarca reklam vermelerinden daha etkili olduğunu savunuyor.

Kaşıkçı Elması’nı tasarımlarına taşıdı

Çalarkan “Ben sadece tişört tasarlamaktan çok daha fazlasını yapıyorum. O tişörtün paketini, tanıtımı için hangi mankenin ne giyeceğini, nerede satılacağını hatta hangi rafta duracağını bile düşünüyorum” diyor.

Genç Osm@n koleksiyonuyla Osmanlı tarihini gençliğe aktarmak isteyen Çalarkan yeni yüzyıl tasarımının moda ile insanlara ulaşmak ve onlara bir şeyler vermek olduğunu söylüyor.

Osm@n markasının altında yer alan bu koleksiyon özellikle üniversite gençliğine daha fazla ulaşabilmek için hazırlanmış. Ürünler daha düşük maliyetli, gençlerin anlayışlarına daha uygun olarak tasarlanmış. Koleksiyonda tuğra, padişah portreleri gibi Osmanlı motiflerine sıkça yer veriliyor.

Çalarkan tasarımların etiketlerinde de kullandığı her motifin tarihçesini kısaca anlatmış. Ürünler üzerinde Topkapı Sarayı’nın en özel mücevher parçalarından ve markanın ana desenlerinden olan Kaşıkçı Elması’nı kullanmış.
Konsept tasarımcısı, gençlerin gerçekte sahip olamayacakları değerdeki ihtişamı onlara günlük yaşamın bir parçasıymış gibi sunmaktan hoşlandığını belirtiyor ve “Bu onların köklerinden gelen miras hakkı” diye ekliyor.

“Gençler eskimiş, yıpranmış dokuları seviyor”

Osm@n’ın yaratıcısı, dünyada başka kültürlerden ve ülkelerden olan her gence bu ürünleri kullandırarak Osmanlı kültürünü tanıtmak istediğini belirtiyor. Ayrıca tarihi eğlenceli hale getirerek gençlerin ona sahip çıkmalarını amaçladığını ifade ediyor.

Kendisi Genç Osm@n koleksiyonu için tişört, elbise ve aksesuarlar hazırlamış. Ürünler için terletmeyen, hava aldıran, bambu ağacından yapılmış kumaşlar kullanmış. Gençlerin eskimiş, yıpranmış dokuları çok sevdiğini gözleyen Çalarkan tasarımlarını buna göre yapmış. Osmanlı konsepti bütünlüğünde ama birbirinden farklı ürünler her renkte tasarlanmış.

Bugün markaya ait bir mağaza yok; ancak Maya Spor Merkezi’nde satış noktaları var. İlerleyen aylarda bazı alışveriş merkezlerinde ve güney illerinde tüm koleksiyon ürünlerinin satışa sunulması planlanıyor. Çalarkan yakında kişisel internet sitesinden de ürünlere ulaşma imkanı olacağını söylüyor. Yurtdışında ise Los Angeles ve Düsseldorf’tan iki ajans, ürünlerini çeşitli şehirlerde satmak için teklifte bulunmuş.

Türkiye’de çoğunluğun sadece yabancı marka çantalara ya da bunların taklitlerine olan ilgisini ve bunlara “dünya kadar” para ödemelerini üzüntüyle karşılıyor Çalarkan. Yaptığı işlerle hem bu yabancı marka düşkünlüğünü kırmak hem de Türkiye’nin sesini dünyaya duyurmak istediğini belirtiyor.

Kişiye özel tasarım yapabilmesi için o kişiyi çok sevmesi gerektiğini vurgulayan Çalarkan, büyük kitlelere hitap etmekten daha çok hoşlandığını söylüyor.

İstanbul Jewelry Show göz kamaştıracak



Ulusal ve uluslararası 1100’den fazla firmanın boy göstereceği Istanbul Jewelry Show bugüne kadarki en yüksek katılımcı sayısıyla gerçekleştirilecek.

Rotaforte Uluslararası Fuarcılık ve Medya tarafından Istanbul Fuar Merkezi’nde (CNR Expo) organize edilecek olan ISTANBUL JEWELRY SHOW-I (Uluslararası Mücevher, Takı, Gümüş, Saat ve Malzemeleri Fuarı) 26 – 30 Mart 2008 tarihleri arasında 26. kez gerçekleştirilecek.

5 gün devam edecek olan ve yalnızca sektör profesyonellerine açık olan fuarda altın takı, pırlanta, değerli ve yarı değerli taşlı takılar, inci, gümüş takı ve ev eşyaları, yarı kıymetli ve sentetik taşlar, montür, saat, makina, kuyumcu malzeme ve ekipmanları, aksesuar ve vitrin malzemeleri, kuyumcu yazılımları ve güvenlik araçları sergilenecek. Kuyumculuk sektöründe dünyanın en büyük fuarlarından biri kabul edilen fuara uluslararası firma yöneticilerinin, satın almacı ve tasarımcıların yoğun ilgi göstermesi bekleniyor.

Kuyumculuk Sektörünün Devleri Bu Fuarda

Geçen yıl Mart ayında düzenlenen Istanbul Jewelry Show-I’i 94 ülkeden 9.200 yabancı profesyonel ile birlikte toplam 31.761 kişi ziyaret etmiş ve sektörün önde gelen ve 445’i yabancı olmak üzere toplam 1.056 firma fuara katılmıştı.

Toplam 50.000 metrekarelik alanda açılacak olan Istanbul Jewelry Show-I’i 30.000’den fazla ziyaretçi gezecek.

Başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere Türki Cumhuriyetleri, Doğu Avrupa, Orta Doğu, Rusya, B.A.E., Kuzey Afrika ve Akdeniz ülkelerinden önemli sektör temsilcileri kendilerine sadece 3 saat uzaklıktaki bu fuarda buluşmaktadırlar.

Dünyanın her kıtasından ve yurdun dört bir yanından alım yapmaya, ürününü sergilemeye gelen kuyumcuları ağırlayacak olan Fuarın bu yılki “ülke pavilyonları” Belçika, Çin, Hong Kong, İspanya ve İtalya’ya ait. Istanbul Değerli Maden ve Mücevherat İhracatçıları Birliği (IMMIB) TAJ ve Uluslararası Fuarlar Birliği UFI’nin kalite onayına sahip Istanbul Jewelry Show, aralarında dünya devlerinin de bulunduğu yabancı firmaları ve dünyaca ünlü tasarımcıları Istanbul’a getiriyor. Kuyumculuk endüstrisinde dünyanın en önemli üretim, tasarım ve ihracat merkezlerinden biri olan Türkiye, Istanbul Jewelry Show ile, uluslararası firmaların alıcılarını ve tasarımcılarını Türk üreticilerle buluşturacak.

Yerli ve yabancı üreticiler, toptancılar, perakendeciler, ihracatçılar, ithalatçılar ve tasarımcıların sektörle ilgili aradıkları tüm yenilik ve gelişmeleri izleyebildikleri Istanbul Jewelry Show, dünyanın en büyük kuyumculuk merkezlerinden biri olmayı hedefleyen Türkiye için büyük önem taşıyor.

Trendler Istanbul Jewelry Show’da

Istanbul Jewelry Show, yalnızca ticaret platformu olmanın ötesine geçip, yerli ve uluslararası birçok tasarım firmasının fuara katılmasıyla kuyumculuk sektöründeki son trendleri de ziyaretçilerle buluşturacak.

Uluslararası Tanıtım Kampanyası

Fuarın uzun yıllara dayanan ve giderek büyüyen başarısında uluslararası tanıtım çalışmalarının payı büyük: 55’ten fazla uluslararası sektörel yayında 200 sayfalık tanıtım ilanları, 50 hedef ülkede alıcı odaklı tanıtım çalışmaları, veritabanına kayıtlı Türkiye ve yurtdışında hedeflenen 250.000 alıcı ve karar verici adreslerine doğrudan postalama, periyodik binlerce e-posta gönderimi, yerli ve yabancı sektörel yayınlarda editoryal çalışma, 25 uluslararası fuara katılım ve ziyaret, uluslararası sektörel yayınlardan özel editör davetleri…

So CHIC İstanbul Jewelry Show’da



So CHIC, sektöründe dünyanın en büyük fuarları arasında yer alan İstanbul Jewelry Show’da en yeni koleksiyonlarını ziyaretçilerle buluşturdu.

So CHIC, 26 – 30 Mart 2008 tarihlerinde CNR Expo’da düzenlenen İstanbul Jewelry Show’da yer alan 360 metrekarelik standıyla tasarımlarını çeşitli ülkelerden gelen ziyaretçilere tanıttı.

1950 yılında kurulan ve ülkemizin en eski gümüş firmalarından biri olan Sezgin Mücevherat bünyesinde yer alan So CHIC, her zevke ve ihtiyaca uygun renk ve model alternatiflerini içeren koleksiyonlar sunuyor.

Modern ve şık tasarımları tercih eden herkesi özgün aksesuarlarla buluşturan So CHIC, Sezgin Mücevherat ürünlerinin yanı sıra; Thomas Sabo, Misaki, Sisley, Joop, Cacharel, Carrera, Police, Pierre Cardin, Morgan, Nouvegioie, Ted Lapidus, Kenzo, Elle gibi dünyaca ünlü markaların tasarımlarını da fuar boyunca ziyaretçilerin beğenisine sunacak.

12 Mart 2008 Çarşamba

9,5 milyon YTL’ye yüzük



Hong Kong’da yapılan bir müzayadede 7,98 milyon dolara (yaklaşık 9,5 milyon YTL) satılan bir mavi elmaslı yüzük, karat başına dünyanın en pahalı değerli taşı oldu.

Sotheby’s müzayede evinde yapılan açık arttırmada, son derece ender rastlanan 6,04 karatlık kusursuz mavi elmaslı yüzük, karat başına 1,32 milyon dolarla (yaklaşık 1,5 milyon YTL) ile 20 yıllık müzayede rekorunu kırdı.

Londra’dan ender değerli taş uzmanı bir kuyumcunun satın aldığı elmas yüzüğün konulduğu açık arttırmada, satılan mücevherlerin toplam değeri, 2,64 milyon dolara (yaklaşık 3,11 milyon YTL) satılan “Irving Berlin” zümrüdünün de aralarında bulunduğu diğer değerli taşlarla birlikte 40,84 milyon doları (yaklaşık 48,2 milyon YTL) buldu.

Karat başına en değerli mücevher rekoru daha önce, karatı 926 bin dolara (yaklaşık 1 milyon 92 bin dolara) satılan Hancock Kızılı adlı bir kırmızı elmasa ait bulunuyordu.

Pırlantaya değer katan özellikler



Kadınların rüyalarını süsleyen, vazgeçilmez takılarından olan pırlantanın değeri, ne denli nadir bulunduğu ile kesim renk, berraklık ve karat ağırlığına bağlı olarak değişiyor.

Aynı karat ağırlığındaki iki pırlantanın fiyatı, kesim, renk ve berraklık özelliklerinin farklı bileşimi nedeniyle aynı olmayabiliyor.

Orijinal Kuyumculuk Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Güven, güzellik anlayışının kişiye göre değiştiğini, bunun doğanın en değerli armağanı olan pırlantanın parıltısı ve güzelliği için de geçerli olduğunu söyledi. Pırlanta seçiminde duygular kadar bir takım özelliklere de dikkat edilmesi gerektiğine işaret eden Güven, şu bilgileri verdi:
“Pırlantanızı kalbinizin sesini dinleyerek seçebilirsiniz ancak, ’4C’ olarak adlandırılan kesim (cut), renk (color), berraklık (clarity) ve karat ağırlığına (carat weight) dikkat etmelisiniz. Çünkü, bir pırlantanın değeri, ne denli nadir bulunduğuna, fiyatı da bu dört özelliğine bağlıdır. Çıplak gözle bakıldığında aynı görünse dehiçbir pırlanta bir diğerinin aynı değildir. Aynı karat ağırlığındaki iki pırlantanın fiyatının neden farklı olduğu 4C özelliğine ve bunların bileşimine bağlıdır.”

KESİMİN ÖNEMİ
Kesimin 4C özelliklerinin en önemlisi olduğuna işaret eden Güven, pırlantanın göz alıcı ışıltısı kesimin kalitesi sayesinde ortaya çıktığını anlattı. Zeki Güven, kesim özelliğinin pırlanta üzerinde insan eliyle yaratılan tek özellik olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Faset (ışığı yansıtan açılı yüzey) orantılarının doğru olduğu iyi bir kesim, pırlantanın ateşini ve parlaklığını ortaya çıkarır. Çok teknik bir konu olan pırlanta kesimiyle, pırlanta şeklini karıştırmamak gerekir. Şekil kişinin zevkine bağlıdır. Yuvarlak kesim, bilinen kesimler içinde en popüler olanıdır. Diğer kesimler arasında; zümrüt (dikdörtgen pırlanta kesimi), damla, markiz (iki ucu sivri kesim), prenses (üzeri kare yuvarlak kesim), oval ve kalp kesim sayılabilir.”

Pırlantanın renginin beyazın çeşitli tonlarından oluştuğunu ifade eden Güven, pırlantaların renksize ne kadar yakın olduklarına bakılarak sınıflandırıldıklarını kaydetti. Güven, en nadir bulunan ve en beyaz olan pırlantaların “D, E, F, ve G’ olarak sınıflandırıldıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak, pırlantaların büyük çoğunluğu beyaz ve çok hafif renkli beyaz olarak adlandırılan H-L renkleri arasındadır. M rengi ve altındakilerde gözle görülebilir sarımtırak bir renk tonu vardır. Öte yandan çok nadir bulunan belirgin renklerde pırlantalar da vardır. Bunlara fantezi adı verilir. Bunlar pembe, mavi, sarı ve pek çok başka renkte görülebilir.”

Bir pırlantanın berraklığının “doğanın parmak izleri” olarak adlandırılan lekelerine bakılarak belirlendiğini kaydeden Güven, “Hemen hemen bütün pırlantalarda, pırlantayı oluşturan karbon kristallerinin küçük izlerine rastlanır. Ancak, bu lekelerin çoğu mikroskobik olduklarından çıplak gözle görülemez. Lekeler ancak çok kuvvetli mercek altında seçilebilir. Bir pırlantanın lekeleri ne denli az ise, taş da o kadar nadir bulunur” diye konuştu.

Güven, karatın pırlantanın ağırlık ölçüsü birimi olduğunu ve bir karatın 100 eşit puana bölündüğünü kaydederek, aynı karat ağırlığındaki iki pırlantanın fiyatının, kesim, renk ve berraklık özelliklerinin farklı bileşimi nedeniyle aynı olmayabileceğini bildirdi.

Pırlantaya bakış değişti



Yasadışı elmas ticaretini konu alan Blood Diamond (Kanlı Elmas) filmi Oscar alamasa da Afrika kıtasında yaklaşık 4 milyon kişinin ölümüne yol açtığı tahmin edilen sorunu dünya kamuoyunun gündemine taşımayı başardı.

Türkiye’de tüketiciler son yıllarda bir yatırım aracı olarak da altın yerine pırlantayı tercih etmeye başladı. Ancak Hollywood yapımı “Kanlı Elmas” filmine konu olan yasadışı elmas ve pırlanta ticareti Türkiye’de de tüketicileri huzursuz ediyor. Kuyumcularsa, Türkiye’de yasadışı taş bulunmadığını söylüyor.

11 Mart 2008 Salı

Daha çok pırlanta satmak için kuyumcular eğitiliyor



Pırlanta almayı düşünen vatandaşların çoğu güven sorunu yaşıyor. İstanbul Kuyumcular Odası (İKO) değerli taşlar uzmanı Esin Akbulut, müşterilerin ve satıcıların daha bilgili olmasının bu sorunu çözeceğini belirtti.

Böylece daha fazla pırlanta satışı yapılacağını savunan Akbulut, "Bazı müşteriler korktuğu için alacaksa da almaktan vazgeçiyor.'' dedi. İKO'nun, geçtiğimiz yıl temmuz ayında, sektör temsilcilerini daha yetkin hale getirmek üzere başlattığı 30'ar saatlik pırlanta eğitimlerine, bugüne kadar 250'nin üzerinde kişi katıldı. Kursların eğitmenliğini, Alman Gemoloji Enstitüsü'nde gemoloji (renkli taşlar, pırlanta ve organik malzemeler) eğitimi alan ve geçtiğimiz yıl tartışmalar üzerine "Kaşıkçı Elması"nı inceleyen üç kişilik komisyonda da görev yapmış olan Esin Akbulut yürütüyor. Kurslara yönelik talebin beklediklerinden yoğun olduğunu ve yaklaşık bir senedir ara vermeden derslere devam ettiklerini kaydeden Akbulut, katılımcılar arasında altın firmaları sahiplerinin, satış personeli ve hatta mıhlamacıların yanı sıra takı tasarımı ve gemoloji bölümü öğrencilerinin de bulunduğunu anlattı.

84 karat elmas 16,2 milyon dolara satıldı



otheby's Müzayedeevi'nde satışa çıkarılan 84,37 karatlık elmas, ünlü Guess giyim firmasının kurucusu tarafından 16,2 milyon dolara satın alındı.

Bir müzayedede satışa çıkarılan yüksek kalitede ve berrak kesimli en büyük beyaz elmas olarak nitelendirilen elmasın sahibi, telefonla açık artırmaya katılan Georges Marciano oldu.

Sotheby's, müzayede öncesinde elmasa 13,3 milyonla 17,8 milyon dolar arasında değer biçmişti.

Mücevher gibi cep telefonu



Japonya'nın en büyük 3. cep telefonu operatörü Softbank Mobile, elmas süslü bir cep telefonunu 65 bin avro (yaklaşık 115 bin YTL) fiyatla piyasaya sürecek.

Softbank Yönetim Kurulu Başkanı Masayoşi Son, Tokyo'da düzenlediği basın toplantısında, telefonu, mücevher üreticisi Amerikan Tiffany şirketiyle birlikte tasarladıklarını söyledi.

Son, telefonun ''kesinlikle önerdiği, hayalleri süsleyen bir ürün'' olduğunu belirtti.

Japon elektronik firması Sharp tarafından sınırlı sayıda üretilecek telefonların platin kaplı ve çok sayıda elmasla süslü olacağı kaydedildi.

Telefonlar, sadece Japonya'daki zengin mahallelerdeki mağazalarda satışa sunulacak.

2 Mart 2008 Pazar

İri, renkli taş ve elmas moda



Şu anda neler moda?
Gösterişli, iri yüzükler moda. Klasik yerine değişik tasarımlar revaçta. İri taşta yakut, safir ve zümrüt pahalı olduğundan ametis ve topaz gibi renkli taşlar kullanılıyor. Renklilik moda. Asimetri ön planda. Doğaçlama ve sallantılı takılar. Eskiye dönüş var. Elmas unutulmuştu, tekrar cazip oldu.

Elmas modasını biraz açar mısınız?
50 yılda bir moda eski yerine geliyor. Eskitilmiş gibi duran mücevherler de beğeniliyor. Elmas yalnızca Türkiye'de değil, ABD, İtalya ve Ortadoğu'da da talep görüyor.

Son zamanlarda sarı altına bir dönüş var gibi mi?
Öyle gözükse de yok. Tüketici yine beyaz altını tercih ediyor. Yüzde 90 beyaz altın revaçta. Çünkü taşı daha büyük ve şık gösteriyor.

Pırlantaya Dair Bazı Bilgiler



PIRLANTA en çok İstanbul ve İzmir'de satın alınıyor. Alışveriş yapanların yüzde 68'i kadın, yüzde 32'si erkek. Alımların yüzde 64'ünü AB sosyo-ekonomik segment gerçekleştiriyor. Kadın tüketicilerde 25-44 yaş arası yüzde 80, 45-54 arası yüzde 20'yi oluşturuyor.